Search

Tahribat

  Hafif yıkık sokak duvarları arasında tek göğüsüm dağlanmış ölümümden kaçıyordum. 

-Ali! dinle beni be adam! Bırak destek olayım!

diye bağıran çocukluk arkadaşımın sesi, yıllardır içimde heyecanı sönmeyen kor ateşi dağlamıştı. 

   Onun uğruna aldığım cezayı beni kollamak adına hayatını riske atarak hiçe sayması mıydı canımı acıtan, yoksa ona duyduğum ve halk arasında şeytan kadar değeri olmayan hislerimin farkında olmasına rağmen hiç koşulsuz benimle koşması mı..

  +Yapma yaşatmazlar bizi. 

  - Verdiğimiz söz ne olacak?

  + Ne önemi var! duymadın mı hakkımda denilenleri? Mustafa ben buyum işte yaklaşma.

 Yaralı bedenim o kadar bitkindi ki Mustafa hızıma yetişmekte zorlanmadı. Yalpalayan vücudum bozuk taşlı çarşının arka sokağında duran duvara yaslanmış, yavaşça sürünerek devrilen bedenim arkasında bıraktığı kan iziyle harika bir yok oluş destanına imza atar gibiydi.  Geldi nefes nefese dudakları titreyen bir halde her iki bacaklarımı iki bacağı arasında kalmış bir şekilde oturdu hafif eğik bir şekilde. Ellerinden biri gömleğimin  altında sızlayan yarama bastırıyor diğeri boynumdan tutmuştu. Alnını yaklaştırdı yavaşça alnıma. 

-Nasıl beni arkanda bırakırsın.. 

dedi titreyen kuru dudakları ile, son kez bakar gibi baktı ama son olmasına izin vermeyecek gibiydi harareti.  İşte buydu hikayenin asıl başlangıç kısmı.



0.0